KASTAMONU LAHİKASI – 1-19. Mektuplar (18-45)

18 Risale-i Nur Külliyatından KASTAMONU LÂHİKASI Bediüzzaman Said Nursî 19 – 1 – بِاسْمِ مَنْ ﴿ تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَاْلاَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ ﴾ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفِ رَسَۤائِلِ النُّورِ الْمَكْتُوبَةِ وَالْمَقْرُوئَةِ وَالْمُتَمَثِّلَةِ فِى الْهَوَۤاءِ اِلٰى يَوْمِ الْقِيَامِ، اٰمِينَ * 1 Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim ve hizmet-i […]

KASTAMONU LAHİKASI – 20-39. Mektuplar (46-84)

46 – 20 – بِاسْمِهِ 1* وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * 2 اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ عَاشِرَاتِ دَقَائِقِ عُمْرِكُمْ فِى الدُّنْيَا وَاْلاٰخِرَةِ، اٰمِينَ * 3 Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniyede [Kur’ân hakikatlerini yayma hizmeti] muktedir, kuvvetli arkadaşlarım, Bu defa me’mulüm [beklenilen, ümid edilen] fevkindeki [üstünde] kaleminizle mânevî hediyeniz ispat etti ki, […]

KASTAMONU LAHİKASI – 40-59. Mektuplar (85-116)

85 ticaretinin meşheri [sergi] ve pazarı değiştiği gibi, dünya sergisi açılmaya başlıyor. Ekser himmetler, [ciddi gayret] bir derece vaziyeti değişiyor. Havayı tesmim eden buharat-ı müzahrefe o manevî havayı bozar. Herkes derecesine göre ondan zedelenir. Bu havanın zararından kurtulmak çaresi, Risale-i Nur’un gözüyle bakmak ve ne kadar müşkilât [kendisinde bulunan bir incelik, derinlik sebebiyle veya bir […]

KASTAMONU LAHİKASI – 60-79. Mektuplar (117-146)

117 – 60 – Aziz, sıddık kardeşlerim, Evvelâ: Sizin leyle-i Berâtınızı ve gelecek Ramazanınızı tebrik eder ve bu gelecek leyle-i Kadri [Kadir gecesi] hakkınızda ve hakkımızda bin aydan daha hayırlı olmasını ve defter-i a’mâlimize [amel defteri] böyle geçmesini Cenâb-ı Haktan [Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah] niyaz ediyoruz. Ve böylece, bayrama […]

KASTAMONU LAHİKASI – 80-99. Mektuplar (147-180)

147 – 80 – Aziz, sıddık kardeşlerim, Bütün ruh u canımla bayramınızı tebrik ederim. Ve bu bayramımı çok mübarekleştiren mübarek mâsumların ve muhterem ümmî ihtiyarların ve üstadlarının bu defa gönderdikleri kıymettar risaleleri beş cilt olarak güzelce ciltlettirdik, tanzim ettik. İnşaallah onlardan çok istifade edilecek. O mübarek mâsumların ve muhterem ümmîlerin mâsumane ve hâlisane yazdıkları risaleler, Risale-i […]

KASTAMONU LAHİKASI – 100-111. Mektuplar (181-202)

181 – 99 – Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniyede [Kur’ân hakikatlerini yayma hizmeti] kuvvetli arkadaşım, Bu defa kahraman Tâhir’i umumunuz namına gördüm ve onda, bir Lütfi, bir Hafız Ali, bir Hüsrev ve bir Said (fakat genç Said) müşahede ettim. Cenâb-ı Hakka [Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah] çok şükrettim. Bu […]

KASTAMONU LAHİKASI – Lemeât (203-222)

203 Lemeât‘tan [Lem’alar isimli eser] Fâtiha‘nın [başlangıç] âhirinde işaret olunan üç yolun beyanı1 Ey birader-i pür-emel! [çokça emelleri arzu ve istekleri olan kardeş] Hayalini ele al, benimle beraber gel. İşte bir zemindeyiz. Etrafına bakarız; kimse de görmez bizi. Çadır direkleri hükmünde yüksek dağlar üstünde, karanlıklı bir bulut tabakası atılmış. Hem o dahi kaplatmış zeminimizin yüzü, […]

KASTAMONU LAHİKASI – 112-119. Mektuplar (223-240)

223 – 112 – بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1* اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ * 2 Aziz, sıddık kardeşlerim, Bu parça hem Lâhikaya, hem î’câz-ı Kur’ân’ın âhirine yazılacak. Birkaç gün sonra, ehemmiyetli bir parçayı da göndereceğiz. Mübarek Ramazan’ın Leyle-i Kadir [Kadir Gecesi] sırrıyla, seksen üç sene bir ömr-ü mânevî kazandırması sırr-ı hikmetiyle [bir şeyin içinde gizli olan hikmet] […]

KASTAMONU LAHİKASI – 120-139. Mektuplar (241-273)

241 – 120 – بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1* وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * 2 اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَۤائِمًا * 3 Aziz, sıddık, müstakim [doğru ve düzgün] kardeşlerim, Gayet ciddî bir ihtarla bir hakikati beyan etmeye lüzum var. Şöyle ki: لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللهُ 4 sırrıyla, ehl-i velâyet, [velâyet makamında olanlar, velî […]

KASTAMONU LAHİKASI – 140-159. Mektuplar (274-302)

274 ettiği için, en cüz’î [ferdî, küçük] birşey de olsa kıymeti büyüktür. Böyle uzun yazmak ve ziyade ehemmiyet vermek israf olmaz. Çünkü, mânâsı olan inâyet [Allah’ın herşeyi düzen altına alıp saadet ve huzur veren sıfatı] ve iltifat-ı rahmet [Allah’ın sonsuz rahmet ve lütfuyla muamele etmesi] muraddır. Ve o bahis dahi mânevî bir şükürdür. Risale-i Nur […]