ŞUÂLAR – On Üçüncü Şuâ (390-448)

390 On Üçüncü Şuâ [bir ışık kaynağından çıkan ışık telleri] Üstadın talebelerine gönderdiği gayet kıymettar, nurlu mektuplardır. Risale-i Nur’un parlak mücahedatını [mücadeleler] bu samimî mektuplar gayet parlak gösteriyorlar. بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ * 1 Aziz, sıddık kardeşlerim, Geçen Leyle-i Kadrinizi [Kadir gecesi] ve gelen bayramınızı bütün mevcudiyetimle tebrik ve sizleri Cenâb-ı Erhamürrâhimînin [merhametlilerin en merhametlisi olan şeref […]

ŞUÂLAR – On Dördürcü Şuâ -1 (449-517)

449 On Dördüncü Şuâ [bir ışık kaynağından çıkan ışık telleri]  İfademin kısacık bir tetimmesi [ek] Afyon Mahkemesine beyan ediyorum ki: Nazarınıza ve kanun adaletine takdim edilen ifademde bulunan, üç vech [cihet, yön, taraf] ile kanunsuz menzilimi basmak, beni sorguya çekmek ve tevkif etmek, üç büyük mahkemelerin hürmetlerini kırmak ve haysiyet ve adaletlerine ilişmektir, belki istihfaf […]

ŞUÂLAR – On Dördürcü Şuâ -2 (518-576)

518  Hata-Savab Cetveli Yirmi sahifeden ziyade arkadaşlara ait olduğundan, yanlışlarını beyan etmedim. Bu yanlışların hepsi yüzden geçer. Mahkemede kırk sahife iddianame iki saate yakın dinlettirildi. Hem hukukumuza, hem hayat-ı şahsiyemize, [kişisel hayat] hem hayat-ı içtimaiyemize [sosyal hayat] ve şerefimize ve Risale-i Nur’un kıymetine çok dokunduğu halde gücenmediğimize mukàbil, iddianameyi yazan zâtın meselemizdeki sathîliğine [bir şeyin […]

ŞUÂLAR – On Dördürcü Şuâ -3 (577-596)

577 On Altıncı Mektup بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ اَلَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ اِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فاَخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ اِيمَانًا وَقَالوُا حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ * 1 Şu Mektup فَقُولاَ لَهُ قَوْلاً لَيِّنًا 2 sırrına mazhar [erişme, nail olma] olmuş, şiddetli yazılmamış. Çoklar tarafından sarihan [açık] ve mânen gelen bir suale cevaptır. Şu cevabı vermek […]

ŞUÂLAR – On Dördüncü Şuâ -4 (597-678)

597  Gençlik Rehberinin küçük bir haşiyesi [dipnot] بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ * 1 Risale-i Nur’daki hakikî teselliye mahpuslar çok muhtaçtırlar. Hususan gençlik darbesini yiyip taze ve şirin ömrünü hapiste geçirenlerin, Nurlara ekmek kadar ihtiyaçları var. Evet, gençlik damarı akıldan ziyade hissiyatı dinler. His ve heves ise kördür, âkıbeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman [çok; […]

ŞUÂLAR – On Dördüncü Şuâ -5 (679-707)

679  Mustafa Sungur’un müdafaasıdır  Afyon Ağırceza Mahkemesine İddia makamı, benim de Nurcular cemiyetine dahil olup halkı hükûmet aleyhine teşvik ettiğim iddiasıyla cezalandırılmamı istiyor. Evvelâ: Nurcular cemiyeti diye bir cemiyet yoktur. Ve ben böyle bir cemiyete mensup değilim. Ben bin üç yüz elli seneden beri her asırda üç yüz elli milyon mensupları bulunan ve kâinatın medar-ı […]

ŞUÂLAR – Beşinci Şuâ (708-732)

708 Beşinci Şuâ [bir ışık kaynağından çıkan ışık telleri] Otuz sene evvel yazılan matbu Muhakemat-ı Bediiyyede bahsedilen “Sedd-i Zülkarneyn” [Hz. Zülkarneyn (a.s.) tarafından yaptırılan set] ve Ye’cüc, Me’cüc ve sâir eşrat-ı kıyametten [kıyamet alâmetleri] yirmi mesele, o Muhakemat’a bir tetimme [ek] olarak on üç seneHaşiye evvel bir kısım müsveddesi yazılmış idi. Aziz bir dostumun hatırı […]

ŞUÂLAR – On Beşinci Şuâ -1 (733-779)

733 On Beşinci Şuâ [bir ışık kaynağından çıkan ışık telleri]  El-Hüccetü’z-Zehra İki makamdır Bu ders zâhiren küçük, hakikaten pek büyük ve çok kuvvetli ve çok geniş bir risaledir. Hem benim tefekkürî [düşünme ve ibret alma şeklinde] hayatımın, hem Nurun tahkikî hayat-ı mâneviyesinin [maddî olmayan hayat] ilmelyakîn-aynelyakîn [ilim yoluyla kesin bilgi sahibi olma] ittihadından [birleşme] çıkan […]

ŞUÂLAR – On Beşinci Şuâ -2 (780-836)

780  Elhüccetü’z-Zehrâ’nın İkinci Makamı بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ Fâtiha‘nın [başlangıç] âhirinde, ehl-i hidayet [doğru ve hak yolda olanlar] ve istikamet [doğru] ve ehl-i dalâlet [doğru ve hak yoldan sapan kimseler] ve tuğyânın muvazenesine [karşılaştırma/denge] işaret eden ve Risale-i Nur’un bütün muvazenelerinin [karşılaştırma/denge] menbaı [kaynak] olan âyetin bir hakikatını, Sûre-i Nur’dan اَللهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ مَثَلُ […]

ŞUÂLAR – Birinci Şuâ (837-884)

837 Birinci Şuâ [bir ışık kaynağından çıkan ışık telleri] بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ وَبِهِ نَسْتَعِينُ * 1 İki acîp suale karşı def’aten [âni, birden bire] hatıra gelen garip cevaptır. Birinci sual: Denildi ki: “Fâtiha [başlangıç] ve Yâsin ve hatm-i Kur’ânî [Kur’ân’ın tamamını okumak, hatim yapmak] gibi okunan virdler, [devamlı yapılan zikir] kudsî [her türlü kusur […]