SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBİ – Sekizinci Şuâ (140-168)

140 Sekizinci Şuâ [bir ışık kaynağından çıkan ışık telleri] Üçüncü bir keramet-i Aleviye BİR İFADE-İ MERAM (Mâlum olsun ki, ben Risale-i Nur’un kıymetini ve ehemmiyetini beyan etmekle Kur’ân’ın hakikatlerini ve imanın rükünlerini [esas, şart] ilân etmek ve zaaf-ı imana düşenleri onlara davet etmek ve onların kuvvetlerini ve hakkaniyetlerini göstermek istiyorum. Yoksa, hâşâ, kendimi ve hiçbir […]

SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBİ – Birinci Şuâ (92-139)

92 Birinci Şuâ [bir ışık kaynağından çıkan ışık telleri] بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ وَبِهِ نَسْتَعِينُ * 1 (İki acîp suale karşı def’aten [âni, birden bire] hatıra gelen garip cevaptır.) Birinci sual: Denildi ki: “Fâtiha [başlangıç] ve Yâsin ve hatm-i Kur’ânî [Kur’ân’ın tamamını okumak, hatim yapmak] gibi okunan virdler, [devamlı yapılan zikir] kudsî [her türlü kusur […]

SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBİ – Risale-i Nur’dan Parlak Fıkralar ve Bir Kısım Güzel Mektuplar (42-91)

42 Yirmi Yedinci Mektubun Lâhikasından Alınmış Mühim Parçalar BİRİNCİ MESELE: Birinci Şuada bir-iki âyetin işaretinde, Risale-i Nur’un sadık talebeleri imanla kabre gireceklerine ve ehl-i Cennet olacaklarına dair kudsî [her türlü kusur ve noksandan uzak] bir müjde ve kuvvetli bir beşaret [müjde] bulunduğu gösterilmiştir. Fakat bu pek büyük meseleye ve çok kıymettar işârata [işaretler] tam kuvvet […]

SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBİ – Sikke-i Gaybiye Hakkında (14-41)

14 Risale-i Nur Külliyatından SİKKE-İ TASDÎK-I GAYBÎ Bediüzzaman Said Nursî 15 بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ * 1 Bu Sikke-i Gaybiye‘yi [Risale-i Nur Külliyatı’ndan bir eser adı] mahrem tutardık; yalnız has kardeşlerime mahsustu. Ben vefat ettikten sonra neşredilsin demiştim. Fakat zabıta geldi, adliye hesabına onu sakladığımız yerden çıkardılar. İki sene ellerinde kaldı. Üç mahkeme […]

İMAN VE KÜFÜR MUVAZENELERİ – Lemeattan (241-253)

241 (Lemeattan) Bir meclis-i misalîde, şeriatle medeniyet-i hazıra, [günümüz medeniyeti] dehâ-i fennî ile hüdâ-yı şer’î muvazeneleri [karşılaştırma/denge] Birinci Harbin Mütareke [ateşkes] başında, bir Cuma gecesinde, bir rüya-yı sadıkada, [doğru olan rüya] misalî âleminde, bir meclis-i azîmde benden sual ettiler: “Mağlûbiyet sonunda İslâmın âleminde ne hal peydâ olacak?” Asr-ı hazır meb’usu sıfatıyla söyledim; onlar da dinlediler. […]

İMAN VE KÜFÜR MUVAZENELERİ – Yirmi Dokuzuncu Lem’a İkinci Bab (232-240)

232 (Yirmi Dokuzuncu Lem’adan) [parıltı] İkinci Bab [bir kitabın bölümlerinden her biri] Bu İkinci Bab, [bir kitabın bölümlerinden her biri] “Elhamdü lillâh” hakkındadır.1 İkinci Bab [bir kitabın bölümlerinden her biri] ile tâbir edilen şu risalecikte “Elhamdü lillâh” cümlesini insanlara dedirten imanın sonsuz fayda ve nurlarından, yalnız dokuz tane beyan edilecektir. بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ Birinci […]

İMAN VE KÜFÜR MUVAZENELERİ – Elhüccetü’z-Zehrâ’nın İkinci Makamı (226-231)

226  Elhüccetü’z-Zehrâ’nın İkinci Makamı بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ Fâtiha‘nın [başlangıç] âhirinde, ehl-i hidayet [doğru ve hak yolda olanlar] ve istikamet [doğru] ve ehl-i dalâlet [doğru ve hak yoldan sapan kimseler] ve tuğyânın muvazenesine [karşılaştırma/denge] işaret eden ve Risale-i Nur’un bütün muvazenelerinin [karşılaştırma/denge] menbaı [kaynak] olan âyetin bir hakikatını, Sûre-i Nur’dan اَللهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ مَثَلُ […]

İMAN VE KÜFÜR MUVAZENELERİ – Meyve Risalesi -2 (186-225)

186 Yirmi Dördüncü Lem’a [parıltı]  Tesettür hakkındadır بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ يَۤا اَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَۤاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلاَبِيبِهِنَّ * 1 (ilâ âhir) âyeti, tesettürü emrediyor. Medeniyet-i sefihe [insanları zevk ve eğlenceye yönelten medeniyet; Batı medeniyeti] ise, Kur’ân’ın bu hükmüne karşı muhalif gidiyor. Tesettürü fıtrî [Allah’ın yaratılışa ait koyduğu kanunlar] görmüyor, […]

İMAN VE KÜFÜR MUVAZENELERİ – Meyve Risalesi -1 (136-185)

136 (Meyve Risalesinden) Bu Onuncu Meseleye bir hâtime [son] olarak iki haşiyedir [dipnot] BİRİNCİSİ Bundan on iki sene evvel1 işittim ki, en dehşetli ve muannid [inatçı] bir zındık, Kur’ân’a karşı suikastını, tercümesiyle yapmaya başlamış ve demiş ki: “Kur’ân tercüme edilsin, tâ ne mal olduğu bilinsin.” Yani, lüzumsuz tekraratı [tekrarlar] herkes görsün ve tercümesi onun yerinde […]

İMAN VE KÜFÜR MUVAZENELERİ – 24. Söz Beşinci Dal, 25. Söz İkinci Cilve (120-135)

120 (Yirmi Dördüncü Sözden) BEŞİNCİ DAL Beşinci Dalın Beş Meyvesi var. BİRİNCİ MEYVE: Ey nefisperest [nefsin arzu ve isteklerine çok düşkün olan] nefsim, ve ey dünyaperest arkadaşım! Muhabbet şu kâinatın bir sebeb-i vücududur. [varlık sebebi] Hem şu kâinatın rabıtasıdır, [bağ] hem şu kâinatın nurudur, hem hayatıdır. İnsan kâinatın en câmi’ [kapsamlı] bir meyvesi olduğu için, […]