MESNEVÎ-İ NURİYE – Onuncu Risale (266-297)

266 Onuncu Risale بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِلشَّيَاطِينِ 1 İ’lem eyyühe’l-aziz! Şu âyet-i kerimenin yüksek semâsına çıkıp sırrını fehmetmek [anlamak] için yedi basamaklı bir merdiven kuruyoruz. Birinci basamak: Semâvâtın, melâike [melek] ile tesmiye [isimlendirme] edilen münasip sakinleri vardır. Çünkü, küre-i arzın [yer küre, dünya] semâya nisbeten küçüklüğü ve hakaretiyle beraber zevilhayatla [canlılar] dolu […]

MESNEVÎ-İ NURİYE – On Dördüncü Reşha (298-305)

298  Mu’cize-i Kübradan birkaç katreyi [damla] tazammun [içerme, içine alma] eden On Dördüncü Reşha [sızıntı] BİRİNCİ KATRE: [damla] Nübüvvet-i Ahmediyeyi [Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği] (a.s.m.) ispat eden deliller ne tâdât [sayma] ve ne tahdit edilemez. Ehl-i tahkik [gerçeği araştıran ve delilleriyle bilen âlimler] ve yüksek insanlarca, beyanları hakkında yapılan tasnifler pek çoktur. Acz ve kusurum […]

MESNEVÎ-İ NURİYE – Şule (306-315)

306  Şûle بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ İ’lem eyyühe’l-aziz! Bütün Esmâ-i Hüsnânın [Allah’ın en güzel isimleri] ifâde ettiği mânâlar ile bütün sıfât-ı kemâliyeye, [Allah’ın bütün kusur ve eksiklerden uzak olduğunu ifade eden sıfatı; mükemmellik sıfatı] Lâfza-i Celâl [“Allah” kelimesi] olan Allah bil’iltizam [sıkıca sarılarak] delâlet eder. Sair ism-i haslar [özel isim] yalnız müsemmâlarına [adlandırılan, isimlendirilen, bir […]

MESNEVÎ-İ NURİYE – Nokta (316-334)

316 Nokta   مِنْ نُورِ مَعْرِفَةِ اللهِ جَلَّ جَلاَلُهُ 1 Kırk beş sene evvel2 telif [kaleme alma] edilmiş bir risalenin bir kısmıdır  İfade-i meram Bir bahçeye girsem iyisini intihab ederim. Koparmasından zahmet çeksem hoşlanırım. Çürüğünü, yetişmemişini görsem “Huz mâ safâ” [gönül hoşnutluğu] derim. Muhataplarımı da öyle arzu ederim. Derler: “Sözlerin iyi anlaşılmıyor?” Bilirim ki, kâh […]

MESNEVÎ-İ NURİYE – Tenvir, Münderecat Hakkında (335-337)

335  Tenvir Meselâ, küre-i arz [yer küre, dünya] rengârenk muhtelif ve küçük küçük cam parçalarından farz olunursa, herbiri başka hasiyetle levnine [renk] ve cirmine [büyük cisim] ve şekline nispetle şemsden bir feyiz alacaktır. Şu hayalî feyiz ise, ne güneşin zâtı ve ne de ayn-ı ziyasıdır. [ışığın kendisi, bizzat ışık] Hem de ziyanın temâsili [timsaller, yansımalar] […]

MESNEVÎ-İ NURİYE – Fihrist (338-348)

338 339 Fihrist MUKADDEME:…. [evvel, önce] 16 1-LEM’ALAR:….. 19 Tevhide dair olup Risale-i Nur’daki Yirmi İkinci Söz’ün esası ve bir cihette Arapçasıdır. On Dört Lem’a [parıltı] ile tevhidin en ince hakikatlerini, en mufassal [ayrıntılı] bir surette وَفِى كُلِّ شَىْءٍ لَهُ اٰيَةٌ تَدُلُّ عَلٰى اَنَّهُ وَاحِدٌ 1 hakikatine mazhar [erişme, nail olma] edecek bir silsile-i delâil […]